ANA SAYFA RESİM (HTML)

reklam

site logo

“Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”


1926 - Mustafa Kemal, İzmir gezisini izleyen Anadolu Ajansı'na ünlü sözlerinin yer aldığı demecini verdi: Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.

Cumhur Reisi Gazi Mustafa Kemal (1881-1938), henüz Atatürk soyadını almamışken, kendisine karşı tertiplenen suikast planının önlenmesinden sonra böyle söylemiş. 

Sene, 1926’dır. İnsan için ölüm “elbet” kaçınılmazken, kurduğu Cumhuriyet’in “ilelebet payidar” olacağını (sonsuza dek yaşayacağını) vurgulamış olması, günümüzden geriye doğru bakınca dokunaklıdır.

İzmir SuikastıTürkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa'ya 14 Haziran 1926 tarihinde, İzmir'de yapılması planlanan suikast girişimidir. Aralarında eski bakanlar, milletvekilleri ve valiler de bulunan bir grup tarafından planlanmış ancak hayata geçirilmeden engellenmiştir.

Suikastın İzmir'in Kemeraltı semtinde yapılması planlanmıştı. Buradaki kavşakta dönmek için yavaşlayacak olan Mustafa Kemal Paşa'nın otomobiline; Ziya Hurşit Bey'in kaldığı Gaffarzâde Oteli ve Gürcü Yusuf ile Laz İsmail'in bulunduğu otelin altındaki berber dükkânından ateş edilecek ve bomba atılacaktı. 

Bu sırada yan sokaktaki otomobilde bekleyecek olan Çopur Hilmi ve Giritli Şevki ile birlikte olay yerinden kaçılması ve daha sonra bir motorla Sakız Adası'na geçilmesi planlanmıştı. 

Ancak 14 Haziran günü İzmir Valisi Kâzım Bey tarafından Mustafa Kemal Paşa'ya çekilen telgraf sonrasında kendisinin İzmir'e seyahatini ertelemesi üzerine plan gün yüzüne çıkarıldı. 15 Haziran 1926'da Giritli Şevki'nin İzmir Valiliğine yazdığı mektupta ise suikastın kimler tarafından düzenleneceği bilgisi yer aldı. Bir müddet sonra dört kişi yakalandı ve suçlarını itiraf ettiler.

Bu olaydan sonra İzmir'e gelen istiklâl mahkemesi heyetince yapılan duruşmalarda, olayın arkasında daha geniş muhalif grupların olduğu belirlendi. 

İzmir'de 26 Haziran-13 Temmuz günleri arasında yargılanan kırk kişiden, ikisi gıyabında olmak üzere on beşi idamla, biri ise sürgünle cezalandırıldı. 

Birkaç hafta sonra, 2-26 Ağustos günleri arasında Ankara'da gerçekleştirilen duruşmalarda yargılanan elli yedi kişiden dördü idam, altısı sürgün, ikisi ise hapis cezasına çarptırılırdı. Bu iki aşamada toplam yüz otuz bir sanık hakkında sorgulama yapılırken, bunların otuz dördü yargılamaya gerek kalmadan serbest bırakıldı

Kaynak-1 Birikim

Kaynak-2 Wikipedia

Yorum Gönder

0 Yorumlar