Dünyada gücünü yavaş yavaş kaybetmeye
başlayan başını ABD’nin çektiği Batı, 2000 yılından beri Büyük Ortadoğu Projesi ile,
-Kendi menfaatlerini korumayı, enerji
kaynaklarını ve enerji yollarını kontrol etmeyi,
-Yükselmeye başlayan Çin, Hindistan,
Rusya Federasyon, İran vb ülkelerin, İkinci bir güç oluşturmalarını engellemeyi
öngörmektedir.
Bu mücadele,
İki Kutuplu Dünya Düzeni mücadelesidir.
Bu çerçevede; Demokrasi, İnsan Hakları, Arap Baharı,
Ilımlı İslam, Terör, Nükleer-Kimyasal eylem ve söylemleri ile Ortadoğu’da başlatılan
ve devam eden, önümüzdeki günlerde de devam edecek olan dünya düzeni
mücadelesinde örtülü savaşın yöntemleri ;
-İslam Ülkelerini, istenilen şekle
sokmak; bunun için kendilerine itaat edecek liderleri yönetime getirmek, (K.
Afrika ülkelerinin tamamı, Türkiye)
-Kontrol etmekte zorlandıkları
ülkeleri bölmek ve daha küçük kontrol edilebilir devletçikler kurmak,( Irak,
Suriye….)
-Müslümanlar arasında Ilımlı
İslam, demokrasi, insan hakları söylem ve eylemleriyle başta mezhepçilik ve
etnik milliyetçilik olmak üzere her türlü bölücü, ayrıştırıcı faaliyetlerde
bulunmak ve bunu kalıcı hale getirmek, (Şii-Sunni, Laik-anti laik, etnisite)
-İstihbarat örgütleriyle; terör
örgütlerini, kendine bağlıları (Medya, cemaat, işadamı, siyasetçi, muhalif)
kullanarak hedef ülkeleri itaat ettirmek.
-Medya ve müzahir sivil toplum vb
kuruluş ve kişilerle… başta ekonomi ve sosyal yaşam olmak üzere halkı
kutuplaştırmak, moralini bozmak, devlete ve ülkenin temel değerlerine güvenini
azaltmaktır.
ABD ve Batı, Büyük Ortadoğu
Projesi ile bir taraftan İslam Coğrafyasının denge unsuru olmasını engellerken;
diğer taraftan da İsrail’in güvenliğini arttırmakta ve de bir Kürt Devleti’ni kurmaya çalışmaktadır.
BOP Öngörüsüne göre;
Kurulacak bu devlet; Kuzey
Irak-Kuzey Suriye-Türkiye’nin Güneydoğusu-İran Batısı olarak belirlenmiştir.
Kuzey Irak, şu anda özerk ve her an bağımsızlığını ilan edebilir. Suriye
kuzeyinde kısmen bir koridor oluşmuştur.
Kısaca; BOP, %25'in üzerinde hedefine
ulaşmış bulunmaktadır. Bundan sonra her şey Türkiye, İran, Irak’ın bu konudaki tutumlarına ve Suriye’deki
gelişmelere bağlıdır.
Türkiye’de referandumdan önce;
- PKK Terörü devam ediyordu. PKK
ile görüşmeler yapılmıştı,
-Açılım ve akil insanlar
çalışmaları toplumda kabul görmemişti.
-Üstelik o günlerde eyalet
sisteminin gündeme getirilmesi de çok büyük tartışmalara neden olmuştu,
Bu yüzden;
AKP, 7 Haziran seçimlerinde %40 oy
alarak iktidarı kaybetme riski ile yüzleşmişti,
Bu olayların ardından strateji
değiştiren AKP, milliyetçi oyları almak için hem eylemle ve hem de söylemle PKK
nın üzerine gitmiş; kasım seçimlerinde %49 civarında oy alarak iktidarını
koruyabilmişti.
Üstelik;
Barzani’nin Diyarbakır
‘da konuşmaları ve son gelişinde peşmerge bayrağı ile karşılanması Toplumun
büyük bir kesimi tarafından tepki çekmişti.
Başkanlık sistemi ve gizli eyalet
maddesi içeren Anayasa
Değişikliği Şaibeli bir şekilde çok az bir farkla 16 Nisan Referandumunda geçmesi
hem siyaseti, ve hem de Toplumu germiştir. Üstelik AKP içerisinde başlayan iç
hesaplaşmayı da körüklemiştir.
Referandumdan
önce AKP söz verdiği sorunları ne derece çözebileceği, halledemediği sorunlara
yaklaşımının ne olacağı, giderek büyüyen iç ve dış politikadaki problemleri
nasıl karşılayacağı, AKP içerisinde başlayan hizipleşmenin hangi boyutlara
varacağı Evetin ne derece sonuca ulaşıp/ulaşmayacağı belirleyecektir.
-Diğer
taraftan,
Toplumun kutuplaşması Türkiye’yi çok hassas konumlara taşımaktadır.
Bu tansiyonun düşürülmesinde iktidar ve muhalefetin yaklaşımı ve hareket
tarzları da Türkiye’nin geleceğini etkileyeceği gibi, Büyük Ortadoğu Projesinin
Türkiye üzerinde ve Ortadoğu’daki faaliyetlerinde de değişikliğe neden
olabilecektir.
Bu durum;
bölge devletleri ile başta ABD, AB, Rusya, Çin olmak üzere dış
politikalarını da yeniden gözden geçirmelerini etkileyecektir.
İkinci bölümü ve de BOP ile ilgili yazılarımı burada takip edebilirsiniz.
Mevlüt Bayrak
0 Yorumlar