ANA SAYFA RESİM (HTML)

reklam

site logo

FİLİSTİN’DEN TÜRKİYE NASIL GÖZÜKÜYOR (BOP-2)


Sınırları tam belli olmayan iki ayrı bölgeden oluşan (Batı Şeria ve Gazze) Filistin Devleti 1988’de ilan edilmesine rağmen,103 BM (Birleşmiş Milletler) üyesi devlet, BM üyesi olmayan Vatikan, Arap Birliği ve İslam Konferansı Örgütü tarafından tanınmaktaydı (1)

Bu kapsamda; BM'de üye devlet olarak tanınmayan, ancak gözlemci üye (kuruluş) olarak BM görüşmelerinde yer alan Filistin’e, BM Genel Kurulu’nda yapılan oylamada “üye olmayan gözlemci devlet” statüsü verildi. 30 Kasım 2012.  (2)

Bilindiği üzere 14 Kasım 2012 Çarşamba günü Hamas’ın askeri kanadının lideri Ahmet Caberi’nin öldürülmesiyle başlayan İsrail’in Gazze saldırılarına başından itibaren destek veren başını ABD.nin çektiği Müttefiklerimiz (3), İslam Dünyasının ve Türkiye Kamuoyunun gözlerinin içine baka baka; göstere göstere çekimser ve olumsuz oy kullanmışlardır.

Birleşmiş Milletlerde bu kararın alınmasının ardından, ABD ve İsrail'den tepkiler gecikmeden geldi.

ABD, açık açık tehdit etti. Clinton ‘Talihsiz bir karar’ diye açıklamada bulundu.

Netenyahu,  ‘Değişen bir şey olmayacak ‘  şeklinde açıklamalarda bulundu ve BM’deki oylamanın üzerinden 24 saat geçmeden İsrail, Filistinlilerin tepkisini çekecek bir karara imza atarak ve Doğu Kudüs ve Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimcilere 3 bin ek konut inşaatı için izin verildi.(2) Filistin'de, şimdilik önemli gelişmeler bunlar.

Şimdide olağanüstü çaba sarf edilen Filistin'den, ülkemize bakalım. Filistin'den Türkiye'ye doğru baktığımda iki önemli ayrıntı dikkatimi çekiyor.

Bunlardan biri, Orta doğudaki olaylarda düşman gösterilmeye çalışılan ülkelerin BM.de Filistin için olumlu oy kullandığını görüyorum. Başta Rusya, Suriye'ye her ne ise destek veriyor ve direk olmasa da dolaylı olarak ilişkiler zedeleniyor.

BOP da; düşman gibi gösterilen ülkelerin, Filistin'e destek olması ve bunun yanısıra müttefiklerimizin olumsuz tutum alması, Sınırlı yazar ve basınımız dışında medyada yeterince ve gerektiği şekilde işlenmedi veya bir diğer anlatımla haber yorumlar farklı yapıldı. Böylece, ayrıntılar ve önemli noktalar atlanmış olundu.

Bu yüzden; Türk Kamuoyu, Müttefiklerin ikiyüzlülüğünü ve çevirdikleri oyunları tam olarak göremedi ve algılayamadı.  

Öte yandan; resimde gördüğüm bir diğer ayrıntı ise; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin durumudur. Filistin’den 5 yıl önce 1983 yılında bağımsızlığını ilan eden ve halen Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından tanınmayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti,  Kıbrıs Cumhuriyeti'ne bağlı bir bölge kabul edilmesi üzücü bir gerçektir (1)

İşte bu noktada; asıl sorgulanması gereken Filistin için gösterilen çabaların, yavru vatan olarak kabul ettiğimiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için de gösterilip gösterilmediğinin masaya yatırılmasıdır. Bu konuda; olumlu bir ilerleme veya herhangi bir ışık göremiyorum. 

Filistin için hainlik peşinde koşan müttefiklerimiz, şimdi gelmişler Suriye’nin saldırılarına karşı Türkiye’yi koruyacaklarmış. İzah edilebilir gibi gözükmüyor. Birde yetmezmiş gibi ABD.li komutan, olası bir Suriye saldırısından bahsediyor ve İzmir'deki NATO üssünden tüm harekatın yönetileceğini söylüyor. Bu ne demek oluyor, Türk Silahlı Kuvvetleri bunun neresinde acaba; 

Bunun için son gelişmelere bir göz atalım;

-20 Kasım 2012 Irak Dicle birlikleri ile Barzani’nin Peşmerge güçleri arasında Türkmenlerin yaşadığı Kerkük civarında çatışmalar meydana geldi ve bu çatışmalar sonucunda 13 Irak askeri öldü ve gerginlik halen devam ediyor ve burada yaşayan Türkmenler iki ateş arasında,

-21 Kasım 2012 tarihinde Gazze'de ateşkes sağlandı,  Büyük ihtimalle ateşkes ile bağlantılı olarak, 26 Kasım 2012 tarihinde İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak görevinden istifa etti. Burada asıl amaç Suriye’ye karşı yoğunlaşmak için Filistinlilere, bir taraftan gözdağı vermek ve bir taraftan da sırtını sıvazlamaktı.

-22 kasım 2012 tarihinde, patriotların NATO kapsamında Türkiye'de konuşlandırılması kararlaştırıldı, 24 kasım 2012 tarihinde, İran'dan bu konuda Türkiye’ye patriot talebini geri çekin şeklinde uyarı geldi,

-25 kasım 2012 tarihinde, Suriye’de PYD güçleri ile özgür Suriye Ordusu'na bağlı muhaliflerin anlaşmaya vardığı bildirildi

-28 Kasım 2012 tarihinde, ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) ABD Türkiye Büyükelçisi ile beraber Suriyeli Mültecilerin kaldığı Kampları ziyaret ediyor.

-Bu arada Putin’in, 03 Aralık 2012 tarihinde gecikmiş bir Türkiye ziyareti var.

Yukarıdaki gelişmeler ve olaylar çerçevesinde; önümüzdeki günlerde, öncelik Suriye'de olmak üzere Suriye, İran ve Irak’ta gerginliğin kontrollü bir şekilde tırmandırılabileceği, gerginlik tırmandırılırken; 

-Türkiye ve İsrailin’de içinde yer alacağı NATO komutasında oluşturulan birliklerin, Suriye’yi ve İran'ı kışkırtacak şekilde  tatbikatlar yapabileceği,

-Suriye'de;

*Muhaliflerin eylem ve saldırılarının artabileceği,

*Muhaliflere, istihbarat dahil her türlü desteğin verilebileceği ve bu güçlerin destek, kontrol ve yönlendirilmelerinin  NATO tarafından yapılabileceği,

*Muhaliflerin, gerginliği tırmandıracak şekilde sansasyonel eylemlerde bulunabileceği,


-İran'da,

*Kürtlerin yaşadığı bölgede karışıklıkların olabileceği,

*Merkezi Tebriz olan Güney Azerbaycan'da Azerileri, İran yönetimine karşı kışkırtıcı sabotaj vb faaliyetlerin olabileceği,   

*İran'a özellikle Nükleer tesisleri ile ilgili baskı yapılabileceği, 

*İran'ın, Irak'ın ve Suriye'nin içişlerine karıştığı tezinin öne sürülebileceği,

-Irak'da;

*İç karışıklığın devam edebileceği,

*Kuzeyde Barzani ile çatışmaların olabileceği ve Peşmergelerin,  Kerkük civarında Irak Ordusuna saldırarak Kerkük’ü tamamen kontrol altına alabileceği ve güneye doğru genişleyebileceği 

*Barzani, Suriye'nin kuzeyindeki Kürt oluşumları (PYD) destekleyebileceği,

Türkiye'de;

*PKK ve uzantılarının, terör eylemlerini azaltarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Türkiye'den daha çok hak (insan hakları, yerel yönetim vb) talebinde bulunabileceklerini düşünüyorum.

Yukarıdaki olayların gelişmesi ile bağlantılı olarak, halen iç karışıklıkların devam ettiği Suriye'ye  karşı, tüm safhaların NATO görünümünde ve komutasında olacak şekilde, gerginliğin tırmandırılması ve uygun şartların oluşturulması ile  içerisinde Türkiye, İsrail ve diğer NATO ülkelerinin askeri birliklerinin olacağı,  ABD tarafından yönlendirilecek    askeri bir harekata başlanabileceği kanaatindeyim.

Bu harekatın asıl amacının, Suriye'de  Esad'ı devirmekten ziyade, Suriye'de Irak benzeri bir durumun yaratılmak istendiği düşünüyorum. (Kuzeyde Kürt Bölgesi, Güneyi İsrail işgalinde, ortada küçük bir Suriye)

Bu harekatın; gerginliğin tırmandırılması, Suriye'deki gelişmeler, Dünya kamuoyunun durumu, BM vb ile bağlantılı olarak  1-2 ay içerisinde veya 2013 yılı ilk yarısında olabileceği ve bu harekatın sonucunda; 

-Suriye’nin  parçalanabileceği,

-Suriye’nin kuzeyi ve Kerkük ile Barzani daha geniş topraklara sahip olabileceği,

-İsrail’in Golan Tepeleri de dahil olmak üzere kuzeye Suriye’ye doğru topraklarını genişletebileceği, 

-Kuzey Irak ve Kuzey Suriye'deki Kürt bölgelerinin Türkiye ile Federasyon oluşturma konusunun gündeme gelebileceği,

-Bu harekatın gidişatı ile bağlantılı olarak BOP. un bir sonraki İran ve Türkiye aşamasına geçilebileceğini değerlendirmekteyim.(4) 
     
NOT; Bu sadece bir analizdir. Gelecek günlerdeki gelişme ve olayların nasıl gelişeceğine ve gerçekleşeceğine  bağlı. 
Mevlüt Bayrak
01 Aralık 2012

KAYNAKLAR
1.http://tr.wikipedia.org/wiki/Tan%C4%B1nmayan_veya_s%C4%B1n%C4%B1rl%C4%B1_%C5%9Fekilde_tan%C4%B1nan_devletler_listesi
2.http://sozcu.com.tr/bmde-kritik-filistin-oturumu.html 
3. http://flag651.blogspot.com/2012/11/gazze-sorunu-guncel-yorum-analiz-14.html
4. http://flag651.blogspot.com/2012/11/buyuk-ortadogu-projesi-bop-aslinda.html

Yorum Gönder

1 Yorumlar

Habere Yorum dedi ki…
KERRY: Biz açıkça İsrail'in güvenliği hakkında yakından ilgileniyoruz, İsrail ile benzeri görülmemiş bir işbirliği düzeyine sahipiz.(9 nisan 2013,İsrailden ayrılırken konuşmasının en önemli noktası)