ANA SAYFA RESİM (HTML)

reklam

site logo

Madımak Katliamı

 


#unutMADIMAKlımda

#YarınMADIMAKtayız

Sivas Katliamı, Sivas Olayları, Madımak Katliamı ya da Madımak Olayı, 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta düzenlenen Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli'nin Radikal İslamcı[1] bir grup tarafından yakılması ve çoğunluğu Alevi 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanının yanarak ya da dumandan boğularak hayatlarını kaybetmeleri ile sonuçlanan olaylardır.

Katliam sırasında dışarıda toplanan saldırganlardan iki kişi ölmüştür. Büyük bir kısım, güvenlik görevlilerinin ellerinden geleni yapmadıkları görüşünü savunmaktadır.[2] Katliamdan ağır yaralı olarak sağ çıkan Aziz Nesin, olaylardan sonra yaptığı basın açıklamasında dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i ve Tansu Çiller/Erdal İnönü (DYP-SHP) koalisyon hükûmetini sert şekilde eleştirmiş, "Bir devlet var, diyordum ben. Bir devlet var, inanılacak devlet var. İyi-kötü, yanlış yapıyor-doğru yapıyor ama devlet var. Elbette bunu önleyecekler. Bu kadar ödün verilemez, diye düşünüyordum. Yanılmışım." demiştir.[3]

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği tarafından organize edilmiş olan Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında pek çok sanatçı ve fikir insanı, dönemin Sivas Valisi Ahmet Karabilgin'in özel davetlisi olarak Sivas'a geldi. Kültür Merkezi içinde karşıt grupla çıkan taşlı-sopalı çatışma, fazla büyümeden, polis tarafından zor kullanılarak önlendi.[4]

Aziz Nesin'in, "Bin yıllık Kur'an'a neden inanayım? Bu yüzden Müslüman değilim." sözünün gazetelerde yankılanması olayı iyice körükledi ve gerilimi tırmandırdı.[5] Binlerce kişiden oluşan karşıt grup, Kültür Merkezinden ayrılıp yeniden Hükûmet Meydanı'na geldi. Hükûmet Konağını taşlamaya ve slogan atmaya başlayan saldırganlar, ardından Madımak Oteli civarına ulaşarak slogan atmaya devam etti. "Şeytan Aziz!", "Sivas, Aziz'e mezar olacak!" gibi sözlerden sonra sloganlar devlete ve rejime yöneldi, "Kahrolsun laiklik!", "Müslüman Türkiye!", "Yaşasın Şeriat!" sloganları atıldı. 

Grup, önce Madımak Oteli önündeki araçları ateşe verdi ve oteli taşladı. Oteldekiler ise kurtarılmayı bekliyorlardı. Saldırganların Madımak Oteli'ni henüz yakmadıkları saatlerde Aziz Nesin, Ankara'daki Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü'yü arayıp "Bizi kurtarın." dedi. İnönü buna, "Hiç merak etmeyin. Gerekli tedbiri aldık." cevabını verdi. Fakat daha sonra tutuşturulan perdeler ve otelin alt katında bulunan eşyalarla birlikte Madımak Oteli yakıldı. Saldırganlardan bazılarının, "Allah'ım bu senin ateşin! İçeriye gönder!""Cehennem ateşi işte!", "Şeytan Aziz!" dedikleri görüldü.[6] 

Uzun süren bekleyiş sonunda oteldekiler kurtarılamadı. Otele sığınmış olan kişilerden aralarında Asım BezirciNesimi Çimen,[7] Muhlis AkarsuMetin Altıok ve Hasret Gültekin'in de bulunduğu 35 kişi yanarak veya dumandan boğularak yaşamını yitirdi. Aralarında Aziz Nesin'in de bulunduğu 51 kişi de olaylardan kendi olanaklarıyla, ağır yaralarla kurtuldu. İtfaiye merdiveniyle kurtarılmaya çalışılan Aziz Nesin, merdivendeki görevli tarafından darp edilip merdivenden itfaiye aracı etrafında toplanan saldırgan kalabalığa doğru itildi.[8] Başından yaralanan Aziz Nesin'i linç girişiminden araya giren polisler kurtardı. Yaralılar, polis arabalarıyla Tıp Fakültesi Hastanesine götürüldü.

Olaylar sonucunda 33 konuk, 2 otel görevlisi ve 2 saldırgan yaşamını yitirdi. Akşam saatlerinde valilikçe ilan edilen ”2 günlük sokağa çıkma yasağı” ile birlikte güvenlik güçleri şehirde tam bir hâkimiyet sağlayabildi.

Bir iddiaya göre Sivas Katliamı, Özel Harp Dairesi tarafından planlanmıştı.[9]

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel"Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş... Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır... Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır." ifadelerini kullandı.[13]

Dönemin Başbakanı Tansu Çiller"Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir." ifadelerini kullandı.[13][14]

Dönemin Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü"Ne yapayım, yetkim yoktu." ifadelerini kullandı.[15]

Dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu"Aziz Nesin'in halkın inançlarına karşı bilinen tahrikleriyle halk galeyana gelerek tepki göstermiştir." ifadelerini kullandı.[13]

Olaydan bir gün sonra 33 kişi gözaltına alındı. Daha sonra gözaltına alınanların sayısı 190'a çıktı. Gözaltına alınan 190 kişiden 124'ü hakkında "laik anayasal düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışma" suçlamasıyla dava açıldı,[16] geri kalanlar serbest bırakıldı. Kamuoyunda "Sivas Davası" olarak bilinen davanın ilk duruşması, Ankara 1 No.'lu Devlet Güvenlik Mahkemesinde 21 Ekim 1993 günü yapıldı. 26 Aralık 1994'te karara bağlanan dava sonucunda 22 sanık hakkında on beşer yıl, 3 sanık hakkında onar yıl, 54 sanık hakkında üçer yıl, 6 sanık hakkında ikişer yıl hapis cezası, 37 sanık hakkında da beraat kararı verildi.

Müdahil avukatlar, Devlet Güvenlik Mahkemesinin kararını "taraflı, hukuka ve adalete aykırı" olarak niteleyerek ayrıntılı bir savunmayla temyize gittiler. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, katliamın "Cumhuriyete, laikliğe ve demokrasiye yönelik olduğunu" belirterek Devlet Güvenlik Mahkemesinin kararını esastan bozdu. Ankara 1 No.'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi, Yargıtay'ın bozma kararına uyarak yargılamayı yeniden başlattı.

28 Kasım 1997'de açıklanan kararda, 33 sanık Türk Ceza Yasası'nın 146/1 maddesine göre idama[17] ve 14 sanık da 15 yıla kadar değişen hapis cezasına[16] mahkûm edildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 24 Aralık 1998'de hapis cezalarını onadı, 33 idam cezasını ise usul noksanlıkları nedeniyle bozdu. Şubat 1999 tarihinde usul eksikliklerinin giderilmesi için başlayan yargılama sonucunda 16 Haziran 2000'de 33 sanık Devlet Güvenlik Mahkemesince yeniden idam cezasına çarptırıldı. 2002 yılında idam cezasının yürürlükten kaldırılmasıyla idam cezası hükümlülerinin cezaları müebbet ağır hapis cezasına çevrildi.[16]

Sanıkların avukatlığını üstlenenler arasında olan Refahyol iktidarının Adalet Bakanı Şevket Kazan, bakanlığı sırasında onları hapishanede ziyaret etti.[18] Geniş avukat listesinde çok sayıda Refah Parti üyesi ve yöneticisi olması eleştiri konusu oldu. Bu avukatlar ilerleyen yıllarda AK Parti ve Saadet Partisine katıldılar ve içlerinden üst yönetim görevlerine yükselenler oldu. 26 kişilik bu listede biri bakan olmak üzere 4 AK Parti milletvekili de bulunmaktadır.[19]

Geçen bu zaman zarfı içerisinde sanık sayısı tahliyelerle 33'e düştü.[18] Olayın kilit ismi olarak nitelendirilen, dönemin Sivas Belediye Meclisi üyesi Cafer Erçakmak[16] ve Yargıtay'ın 1997'deki bozma kararından sonra firar eden 8 sanık ise hâlen yakalanamamıştır.[18] Davanın firari olan 5 sanık ile ilgili kısmı 13 Mart 2012 tarihinde zaman aşımından düşürülmüştür.[20]

Sivas Davası, İstiklal Mahkemeleri sonrasında tek bir davada bu kadar çok idam cezasının verildiği ilk davadır.[21]

Kaynak:Wikipedia


Yorum Gönder

0 Yorumlar