ANA SAYFA RESİM (HTML)

reklam

site logo

Nazım Hikmet Ran, hayata vedasının 59’uncu yılında da unutulmadı.



Ölümünün 59.Yılında (03 Haziran)'da
Çeşitli Etkinlikler ile Anıldı

ETİKETLER;

Türkçenin büyük şairi Nâzım Hikmet Ran’ın 3 Haziran 1963’te Moskova’da hayata gözlerini yummasının üzerinden 59 yıl geçti. Ancak Usta, yurttaşların aklındaki ve kalbindeki yerini korumaya devam ediyor.

Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük şairlerinden Nâzım Hikmet Ran, hayata vedasının 59’uncu yılında da unutulmadı. 

Usta’nın belleklere iz bırakmış dizelerini sosyal medyada paylaşan yurttaşlar, Nâzım Hikmet’in sosyalist duruşuna ve mücadeleyle geçen hayat serüvenine vurgu yaptı. 

Nâzım Hikmet’in Selanik’te başlayıp Moskova’da son bulan hayatından geriye acının, hasretin ve haksızlığın yanı sıra sanata ve insana dair pek çok güzellik kaldı.

"Ben 1902 yılında, 20 Ocak'ta Selanik'te doğdum. Dedem valiydi, şiirle ilgilenirdi. Annem ressamdı, birkaç yabancı dil bilirdi. Babam önce elçilik, daha sonra üst düzey memurluk yaptı. İlk şiirimi 13 yaşındayken yazdım. Bir yangını anlatıyordu. 

Ailem benim harika bir çocuk olduğuma karar vermiş ve şiir yazmamı telkin etmeye başlamıştı. 15 yaşında bahriye okuluna verdiler. Deniz subayı yapmak istiyorlardı beni. 


Okuduğum sınıf ikiye ayrılmıştı. Bir kısmı sporla, diğeri şiirle uğraşıyordu. Ben şairler tarafına düştüm. 

Okulda bize tarih ve edebiyat derslerini ünlü Türk şairi Yahya Kemal veriyordu. Kedimi anlatan bir şiir yazmıştım. Yahya Kemal, şiirimi okuduktan sonra kedimi getirmemi söyledi. Tüyleri dökülmüş, çelimsiz bir kediydi. Yahya Kemal o zaman bana, 'Bu kadar allayıp pullayabildiğine göre, senden kesin şair olur.' demişti. 16 yaşındayken Yeni Mecmua'da 'Servilikler' adlı şiirim yayınlandı. Bu şiir herkes tarafından beğenilmişti. 17 yaşında artık yazdıklarım ciddi ciddi basılıyordu."......devamı


Yorum Gönder

0 Yorumlar