Türkiye, İstanbul Sözleşmesi'nden 1 Temmuz'da çekiliyor, kadın örgütleri tepkili
Türkiye, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararıyla ilk imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi'nden 1 Temmuz'da çekilmiş olacak. Kadın örgütleri, Danıştay'ın aldığı 'ret kararı'na da tepki gösterdi.
İLK İMZACI, İLK AYRILAN ÜLKEYİZ
Türkiye’nin 2011’de ilk imzacı olduğu ve 2014’te yürürlüğe koyduğu, adını imzalandığı şehir İstanbul’dan alan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi”, 19 Mart’ta AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla bir gecede feshedildi. Sözleşme yarın itibarıyla resmen yürürlükten kalkıyor.
HALK ONAYLAMIYOR
MetroPOLL Araştırma’nın çekilme kararının ardından Temmuz 2020’de açıkladığı ankete göre halkın yüzde 63.6’sı hükümetin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesini onaylamazken, AKP seçmeninin 25.7’si çekilelim derken yüzde 49.7’si kalalım dedi.
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararı bugün itibarıyla yürürlüğe giriyor. Uluslararası Af Örgütü, "utanç verici" olarak nitelediği kararın, milyonlarca kadını şiddet riskiyle karşı karşıya bırakacağını belirtti.
Af Örgütü Genel Sekreteri Agnes Callamard, yürürlüğe giren kararla birlikte Türkiye'nin kadınların güvenliğinde belirlenen standartlara sırtını döndüğünü kaydetti.
Callamard, "Türkiye'nin kararı, kadınları öldüren, yaralayan ve istismar eden saldırganlara, artık ceza almayacakları yönünde tehlikeli ve sorumsuzca bir mesaj veriyor" dedi.
Türkiye'nin kadın haklarında "on yıllar öncesine dönmeye yöneldiğini" savunan Callamard, kadınların Türkiye ve dünyada karara itiraz ettiklerini ve direndiklerini belirtti.
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi kararı
Türkiye, 2011'de sözleşmeyi ilk imzalayan ülke olarak tarihe geçti, ardından 20 Mart 2021'de Cumhurbaşkanlığı kararı ile anlaşmadan çekildiğini açıkladı., kadınların Türkiye ve dünyada karara itiraz ettiklerini ve direndiklerini belirtti.
Kadın hakları savunucuları ve insan hakları örgütlerinin, kadına karşı şiddeti ve kadın cinayetlerini önlemek için kritik olduğunu vurguladığı anlaşmayı, bu süreçte Avrupa Konseyi üyesi 34 ülke onayladı, Avrupa Birliği'nin yanında 12 ülke de imzaladı.
Kadın hakları savunucuları, avukatları ve insan hakları örgütleri, İstanbul Sözleşmesi'nin kadına karşı şiddeti ve kadın cinayetlerini önlemekte, kadınları korumakta çok önemli bir anlaşma olduğunu vurgulayarak uzun zamandır kaldırılmaması yönünde kampanya yürütüyordu.
Sözleşmeye karşı çıkanlarsa, bunun aile yapısına zarar verdiğini ve içindeki bir maddede yer alan 'toplumsal cinsiyet' ifadesiyle "LGBT propagandası" olduğunu belirterek, bu anlaşmaya rağmen kadın cinayetlerinin giderek arttığını öne sürüyorlardı.
Sözleşmeyi destekleyenler ise sözleşme ve devamında yapılan 6284 sayılı kanunun kadını koruyan güçlü metinler olduğunu, bunların uygulamaya yansıtılması için daha fazla adım atılması gerektiğini ve sözleşmeden çıkılmasının kadın hakları mücadelesinde önemli bir kazanımın geri alınması anlamına geleceğini söylüyor.
Sözleşmenin temel noktaları neler?
Sözleşmenin, hem barış zamanında, hem de silahlı çatışma durumlarında geçerli olacağı belirtiliyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun temsilcisi Gülsüm Kav, 2019'da BBC'ye yaptığı açıklamada, BBC'ye yaptığı İstanbul Sözleşmesi'nin 4 temel taşı olduğunu belirtmişti:
"Sözleşme ilk olarak önleyici tedbirlerden söz ediyor. Şiddetin çıkmaya cesaret bulamayacağı bir toplum yaratın. Bu da eşitlikçi toplumdur. Toplumsal cinsiyet eşitliğini bütün topluma, eğitimler de dahil olmak üzere her türlü yolla yayın.
"İkincisi, hemen böyle bir toplum yaratamayabilirsiniz, şiddet eski ve köklü bir sorun diyerek anlayışlı davranıyor sözleşme imzacı devletlere. Hemen böyle bir toplum yaratamazsan, tehdit söz konusuysa, kadınları etkin, aktif koru diyor. Yani bizim için 6284 sayılı kanunu tam uygula diyor.
"Üçüncü adımda da diyor ki, önleyici bir toplum yaratamadın, kadını korumak istedin ama koruyamadın, ola ki bir kadın zarar gördüyse, o zaman en azından etkin kovuşturma yap ve etkin ceza sitemi olsun, adaleti sağla.
"En son olarak da, sözleşme artık anlayışlı değil, talepkâr. Bunları yapıyorsan bile yetmez, bana kadınları geleceğe dönük nasıl güçlendireceksin, onu göster diyor."
Sözleşme kadına karşı şiddeti nasıl tanımlıyor?
Sözleşmede, "kadına karşı şiddet" tanımı, "ister kamu ister özel yaşamda" meydana gelsinler, her türlü fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik şiddeti, şiddet tehdidini ve ayrımcılığı içeriyor.
Sözleşme, "Aile içi şiddet"i ise, "mağdurla aynı ikametgâhı paylaşmakta olsun veya olmasın veya daha önce paylaşmış olsun veya olmasın, aile içinde veya aile biriminde veya mevcut veya daha önceki eşler veya birlikte yaşayan bireyler arasında" tanımlıyor. Kaynak: Cumhuriyet , BBC
Uluslararası Af Örgütü: Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi kararı, milyonlarca kadını şiddet tehlikesiyle karşı karşıya bırakacak https://t.co/8H9NtvcLma
— BBC News Türkçe (@bbcturkce) June 30, 2021
ZAM ZAM ZAM #elektrik'e #doğalgaz'a ZAM
— Mevlüt Bayrak (@mevltbayrak) June 30, 2021
HER ŞEYE ZAM
Kadınlardan Korkuyorsunuz.
Onları eve mahkum etmek istiyorsunuz,
İstanbul Sözleşmesinden
Kesinlikle Vazgeçmiyoruz#1Temmuzdaİsyandayız pic.twitter.com/il444rFRwZ
Çocukları bu kadar korumasız bırakanlar,
— Mevlüt Bayrak (@mevltbayrak) June 30, 2021
Çocuklar kağıtlara hayallerini çizmeli!!
Artık gerçekten sabrımız taştı..
Halkla İnatlaşmayın#YaKoruYaDefol#KarşıCinstenSoğutur#ÜlkeLağımKokuyor #1Temmuzdaİsyandayız pic.twitter.com/qN9Tb4W14P
0 Yorumlar