ANA SAYFA RESİM (HTML)

reklam

site logo

AKP'nin 18 Yıllık PKK Karnesi



15 Şubat 1999'da Abdullah Öcalan'ın Kenya'da Yakalanarak Türkiye getirilmesinden sonra PKK Terör Örgütü Bitme ve Dağılma Noktasına Gelmişti. 

Türkiye Öcalan'ın yakalandığını, 16 Şubat 1999'da Başbakan Bülent Ecevit'in yaptığı, “Abdullah Öcalan Türkiye'dedir” açıklamasıyla öğrendi. 30.000 kişinin ölümünden sorumlu olmakla suçlandı. 28 Nisan 1999'da, Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesine göre vatana ihanet suçu gereğince hakkında idam cezası istendi. (1), (2) 

14 Temmuz 2004 tarihli 5218 sayılı kanunla Türk Ceza Kanunu'ndan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarılması ile Öcalan idam edilmemiş, ömür boyu hapis cezası ile cezalandırılmıştır. (3)

Öcalan’ın yakalanması, Türkiye’nin inisiyatifiyle olmadığı ve buna yönelik bir strateji bulunmadığı için çok kıymetli bu zaman dilimleri boşa geçirildi.


AKP DÖNEMİ

2002-2008 AKP'nin İktidardaki İlk Yılları;

14 Ağustos 2001 yılında kurulduktan yaklaşık 1 yıl sonra Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde 2002 genel seçimleri yapıldı. AK Parti 365 milletvekili çıkararak tek başına iktidara geldi. (4)

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılı PKK’nın en silik, en pasif olduğu dönemdi ve bölge gayet stabildi. AKP terörsüz bir hükümet devralmıştı (5)

Ancak; böyle bir avantajlı durumda olmasına rağmen AKP'nin bu dönemde, PKK ile etkili bir şekilde mücadele ettiği söylenemez.

AKP'nin, PKK ile mücadelede yanlış politikalar uygulaması düşündürücüdür ve çok iyi analiz edilmesi gerekir. Bu durumun  sonucunda, anılan örgüt en güçlü yapısına ulaştı. 

Ve bu kapsamda da PKK’nın siyasi uzantısı Parti , AKP döneminde oy oranını bazı yerlerde %90’lara ulaşacak şekilde artırdı. Bölgede ortalama %65-70 oy nispetine erişti.



2008-2014; Kumpas Davaları, Kozmik Oda 

Ergenekon kapsamındaki ilk iddianame Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın tarafından hazırlandı. 86 sanıklı dava 25 Temmuz 2008'de açıldı.

İlk duruşması 20 Ekim 2008'de Silivri Cezaevindeki duruşma salonunda yapıldı.

FETÖ'nün kurguladığı ve uyguladığı ve hatta AKP İktidarının da destek verdiği  Balyoz, Ergenekon ve Kumpas Davaları; Vatanseverlerin hapislere atıldığı, bir kısmının intihar ettiği, bir kısmının hapishanelerde hayatını kaybettiği ve PKK Terör örgütü mensuplarının ve ilgisiz/alakasız kişilerin yalancı tanık olarak kullanıldığı Türkiye tarihinin kara sayfalarıdır. (6)(7)

PKK'yı cesaretlendiren ve güçlendiren ikinci olay Kozmik Oda Olayıdır. 

Üstelik, ben bu davaların savcısıyım diyen dönemin Başbakanı sonradan ben kandırıldım diyerek bunu inkar etmiştir. (9) 

Ergenekon, Balyoz, Kumpas Davaları ile Kozmik Oda Olayı PKK'nın daha da güçlenmesini sağlamıştır.


2014-2020 
Çözüm süreci ve Sonrası

Türkiye'de uzun yıllardan beri devam eden Türkiye-PKK çatışmasını çözmeye yönelik Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti tarafından başlatılan sürecin adıdır. 

Sürecin koordinatörlerinden Beşir Atalay, çözüm sürecinin Recep Tayyip Erdoğan'ın 2005'teki Diyarbakır konuşmasıyla işareti verilen paradigma değişikliğinin ve 2009'da başlatılan Millî Birlik ve Kardeşlik Projesi ve demokratik açılımın devamı niteliğinde olduğunu belirtmiştir.

Süreç, 16 Temmuz 2014'te Resmî Gazete'de Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun adıyla yayımlanarak kanunlaşmıştır.

Baştan ölü doğan Açılım Süreci'nde doğal olarak PPK tasfiye edilemedi, tam tersi daha da güçlenerek şehirlerde örgütlendi. (11)

Diğer taraftan; Açılım sürecinde yapılan kamuoyu anketlerinde, AKP'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde oyunu artıramadığı, Türkiye Genelinde ise çok büyük oy kaybına uğradığı ortaya çıkıyordu. (12)

7 Haziran 2015 tarihinde yapılan Genel Seçim sonuçlarına göre, hiçbir siyasi parti tek başına iktidar olabilmek için gerekli olan 276 sandalye sayısına ulaşamadı.(13)

2002 yılından beri iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) meclis çoğunluğunu kaybetti fakat %40,9 oy oranı ve 258 sandalye sayısı ile seçimlerden birinci parti olarak çıktı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) oyların %25'i ile 132 sandalye elde etti ve ikinci parti oldu fakat oy oranı ile milletvekili sayısı 2011 genel seçimlerine göre düştü. 

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) oyların %16,3'si ile 80 milletvekili kazandı ve oy oranını bir önceki seçimlere göre %3,28 oranında, milletvekili sayısını ise 27 artırdı. Seçimlere ilk kez katılan Halkların Demokratik Partisi (HDP) %10 seçim barajını geçerek, aldığı %13,1 oy oranı ile Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 80 milletvekili ile temsil edilmeye hak kazandı.(14)

Genel Seçimden kısa bir süre sonra;

22 Temmuz 2015 günü  Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde gerçekleşen 2 polisin ölümüyle sonuçlanan saldırı sonrası Açılım süreci sonlandırıldı ve Hendek Operasyonlarına başlandı.(15)

Anayasanın 77. maddesi gereği, olağan olarak Haziran 2019'da yapılması gerekmekteydi. Ancak güvenoyu alabilecek bir hükûmetin kurulamaması nedeniyle Cumhurbaşkanı erken seçim kararı almış, sonrasında YSK seçim tarihi olarak 1 Kasım 2015'i belirlemiştir. Yapılan seçimlerden sonra, MHP'ninde desteklediği Davutoğlu'nun Başbakan olduğu 64.AKP Hükümeti kurulmuştur. (16)

2015'den beri MHP ile ittifak oluşturan AKP, MHP ile olan ittifakını daha doğrusu İktidarı kaybetmeme bağlamında hareket ettiği için PKK'nın Siyasi uzantısı olduğunu iddia ettiği HDP'ye karşı daha çok sert tedbirler uygulamıştır. 

Bunun sonucunda, HDP'li birçok Belediyeye kayyum atanmış başta HDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş olmak üzere çoğu milletvekili olmak üzere birçok HDP'li Terör örgütü suçlaması ile tutuklanmış, bir kısmı da hapsedilmiştir.

Türkiye'nin en büyük üçüncü muhalefet partisi konumunda olan Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eski eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın cezaevindeki üçüncü yılları geride kaldı. 

Son bir yılda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Demirtaş’ın tahliyesi yönündeki kararı uygulanmazken, yerel mahkemelerin tahliye kararları da büyük hızla açılan yeni soruşturmalar ve tutuklama kararları ile engelleniyor. (17)

AKP; İktidardaki 18 yılı aşkın süre içerisinde oy kaygısı ve iktidarda kalmak için hareket ettiğinden sağlıklı, etkili, çözüme odaklı ve demokratik bir politika üretememiştir. Bu durumlardan dolayı PKK ile etkili mücadele yapmadı, yapamadı.. 

Bu kapsamda; bir taraftan bölge halkının devlete güveni azalırken, diğer taraftan ise Türkiye Genelinde milletin de terörün bitirileceğine inancı sıfırlandı.

Yorum Gönder

0 Yorumlar