ANA SAYFA RESİM (HTML)

reklam

site logo

Dünya Çiftçiler Günü'nde Türk Tarımının Getirildiği Durum


Türkiye’de tarımı çökertme sürecinin temelleri, 24 Ocak Kararları ve 1980 askeri darbesini izleyen yıllarda uygulamaya konulan emek karşıtı neoliberal politikalarla atılmıştır. O yıllarda başlatılan “üreticiyi ithalatla terbiye etme” politikası günümüzde de sürdürülmektedir.(1)

Türkiye Tarımda İthalata Bağımlı Hale Geldi;
Uluslararası Anlaşmalara Dikkat;Uluslararası anlaşmalar ile tarım ürünlerinde gümrük vergilerinin zorunlu olarak düşürülmesi, ithal ürünlerin iç piyasaya daha ucuz olarak girmesine kapı açtı. Diğer yandan tarım destekleri çiftçinin eline geçen fiyatlara yapılan müdahale yerine prim gibi piyasa fiyatını etkilemeyen şekle sokuldu.

Tarım Büyük Şirketlere Teslim Edildi;
Tohum, gübre, ilaç gibi girdileri üreten kamu işletmelerinin birer birer özelleştirilmesi veya kapatılması nedeniyle bu girdilerin fiyatları aşırı yüksektir. Girdi fiyatlarında yaşanan artışlara rağmen çiftçiler, ürünlerini piyasa fiyatından satmak zorundadır. Çünkü piyasa sınırlı sayıdaki tüccarın ve o tüccarların arkasındaki tekellerin kontrolündedir.

Çiftçiler Topraklarını Elden Çıkarıyor;
1980 sonrası sermayenin her alanda istediği serbestleşme politikaları tarıma da uygulanıyor ve bu süreçlere DTÖ ve AB gibi anlaşmalar eşlik ediyor. Serbestleşme politikaları 2000’li yıllarda her alanda olduğu gibi tarımda da tavan yaptı. Bu çerçevede ürün girdi piyasalarında etkili olan tarımsal KİT’ler özelleştirildi. Özelleştirmeler sonrası girdi (özellikle tohum, gübre, ilaç) piyasası neredeyse tamamen uluslararası tekellerin kontrolüne girdi,

İlgili Bakanlık Tarımı Değil, İthalat ve İhracatı Düzenliyor;
1980 sonrasında öncelikle devletle çiftçinin bağı koparıldı. Kamu piyasa düzenleme işinden şirketler lehine çekildi. Tarım Bakanlığı tarımı geliştirmeye yönelik olmaktan çok ithalat ve ihracat işlerini düzenleyecek hale getirildi. Tarımsal KİT’ler özelleştirildi veya işlevsizleştirildi.

Emperyalizmin Hedefi Gıda;
Türkiye’de tarımsal yapı, 2. Dünya Savaşı sonrası kapitalist sistemin yeni işbölümüne göre şekillendirildi. Bu yapıda korumacı ve destekleyici politikalar zorunluydu. Türkiye gibi bazı ülkeler kısıtlı da olsa bağımsız tarım politikaları geliştirme şansını yakaladılar. Ta ki, 1980’lerde uygulamaya konulan liberal politikalara kadar…

Tarımda İthalatın Tohumları Marshall Yardımı İle Atıldı;
Türkiye’nin tarımda ithalatçı hale gelmesinin tohumları Marshall yardımı ile atılmış, 24 Ocak 1980 kararları ile pekiştirilmiş ve AKP döneminde zirve yapmıştır. Nedenleri arasında ilk akla gelenler; uluslararası tarım anlaşmaları, yanlış ve yetersiz destekleme politikaları, planlı bir üretim için gerekli politikaların hayata geçirilmemesi, tarımsal KİT’lerin özelleştirilmesi, tohumculuk politikaları ve kamu araştırmacılığının zayıflatılması ile tarıma darbe indirildi.

Piyasa Koşulları Tüccarın Lehine Düzenleniyor;
Ürün fiyat politikasında piyasa koşullarının üretici değil, tüccar lehine düzenlenmesi, tarımda kısa vadeli fiyat ve piyasa önceliklerinin esas alınması, orta ve uzun vade kalıcı kalıcı çözümler yerine, kısa vadeli spot çözümlere destek verilmesi, doğru bir üretim planlamasının yapılmaması, altyapı yatırımlarına öncelikli ve yeterli desteğin verilmemesi, teknolojik gelişmeye yeterli destek sağlanmaması,

IMF ve Dünya Bankası Programları Tarımı Geriletti;
12 Eylül 1980 darbesi ile ulus ötesi şirketlerin önünü açan politikalar hayata geçirildi ve karşı çıkabilecek örgütlülük parçalandı. Bu çerçevede Tarım Bakanlığı’nın birçok kuruluşu kapatıldı ve/veya işlevsiz hale getirildi. Tarımsal KİT’ler de aynı akıbetten kurtulamadı. Tarımda üretimi teşvik amaçlı destekten daha fazlası ithalata verildi. Kaynaklar kendi çiftçimiz yerine ithalat yaptığımız ülke çiftçilerinin refahına sunuldu. Tarımsal girdilerde artan ithalat bağımlılığı üretim maliyetlerini artırdı; ancak çiftçi emeğinin karşılığını alamadı.
KAYNAKLAR:

Yorum Gönder

0 Yorumlar