ANA SAYFA RESİM (HTML)

reklam

site logo

SURİYE'DE GÜVENLİ BÖLGEMİ; YOKSA SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ MÜ?

ABD ve israil, Büyük Ortadoğu Projesi ile Irak'da hedefine ulaşmış gözüküyor. Suriye'de ise durum biraz farklı;
Suriye'de istenen, Suriye'nin kuzeyinde Akdeniz'e kadar ulaşan bir Koridorun oluşması ve oluşan bu koridordan Türkiye'yi pay pas ederek Musul ve kerkük Petrollerinin pazarlanmasıydı.
Ancak;
-Irak'daki durumdan farklı olarak Rusya ve İran aktif olarak Esad'ın yanında yer alması, 
-Türkiye'nin Davutoğlu'ndan sonra farklı bir Suriye politikası izleyerek ve bunu sahaya yansıtması
Suriye'nin Kuzeyinde oluşturulması planlanan koridor sadece Fırat'ın Doğusu ile sınırlı kalmasına neden olmuştur.
Gelinen noktada, 
Planları engellenen ABD ve İsrail (Kısmende Batı Ülkeleri), Fırat'ın Doğusunda Güvenli Koridor değil, Güvenli Bölgede değil tamamen Özerk bir Devlet kurmayı düşünmektedir. 
Suriye'den askerlerini tamamen çekeceğini aylar önce bizzat ABD Başkanı Trump tarafından açıklanmış olsa da henüz Suriye'deki ABD Birliklerinin çekildiğine dair herhangi bir emare mevcut değildir. 
En son gelişmelerden ABD'nin 1000 ABD askerini güvenlik sağlamak için bölgede bırakacağı bilgileri var. 
Bu bölgede tahminen 5000 askeri olan ABD çekeceği askerleri Erbil'deki ABD ,üssüne yerleştireceği yönünde çalışmalar yaptığı da bilinmektedir.
TÜRKİYE’NİN SEÇENEKLERİ
Türkiye’nin kaybedecek zamanı olmadığı açık. Suriye’nin kuzeyinde faaliyet gösteren terör örgütlerine karşı sürdürülen operasyonların sürüncemede bırakılması halinde, tıpkı Irak’ın kuzeyinde olduğu gibi suni bir devletle karşı karşıya kalmamız olası.
ABD ile işbirliği içinde bir güvenli bölge projesinin ise, sadece Astana sürecini bitirmekle kalmayıp, bölge ülkelerini, Türkiye karşıtı grupları desteklemeye ittireceği ortada. 
Türkiye’nin tekrardan ABD’yle işbirliğine yönelmesi durumunda, ödeyeceğimiz bedelin sadece Suriye’yle sınırlı kalmayacağı ve ekonomik alanlara da yansıyacağı, dış ticaret ilişkilerimiz incelendiğinde açıkça ortaya çıkıyor.
 PUTİN’İN ÖNERİSİ
Denge siyaseti ve ABD ile işbirliği ihtimallerini elediğimizde, elimizde bölge ülkeleri ile işbirliğini içeren Astana sürecini derinleştirmek kalıyor.
Astana mekanizması, hayata geçtiği andan itibaren Türkiye ve bölge ülkeleri için başarılı sonuçlar verdi.
Türkiye’nin sınırlarını kontrol altına almasında ve TSK’nın Suriye’nin kuzeyinde düzenlediği başarılı askeri operasyonların arkasında, Astana mekanizmasının desteği göz ardı edilemez.
Peki, Cumhurbaşkanı’nın ifade ettiği Suriye’de güvenli bölge projesi, Astana süreci ile beraber nasıl yürütülebilir? bu mümkün gözükmüyor.
Türkiye’nin ABD/Batı bloğunu karşısına alarak, Suriye’de güvenli bölge inşasına girişmesi halinde, Batı ve Arap kamuoyunda, Türkiye’ye karşı işgalci suçlamasını getirecektir.
Putin’in, 1998 Adana Mutabakatı önerisi bu noktada devreye giriyor.
Putin’in önerisi altında iki amaç yatıyor;
1- Türkiye’yi, Adana Mutabakatı üzerinden yeniden Suriye hükümeti ile iletişime geçirmek
2- Türkiye’nin, Suriye ve Astana sürecinin diğer müdahillerinin oluruyla, Suriye’nin kuzeyinde oluşturacağı güvenli bölgeye, uluslararası boyut kazandırmak.
ABD ve İsrail'e Rağmen;
Rusya,Türkiye, Suriye ve İran’ın bir araya geldiği koşullarda, 
-Suriye'nin Toprak Bütünlüğü merkezinde, çözümler üreterek 
-ABD’ye karşı bölgesel müttefiklerini kaybetmeden,
- PKK meselesine kesin noktayı koyarak,
-İşbirliği seçeneği ile
Suriye'de Savaşı sonlandırarak Barış ve Huzur Tesis edilebilir.
Bu gelişmede Bölgede  yaşayan Kürtleri de, ABD ve taşeronlarının etkisi altından çıkartacak, tekrardan Türk, Arap ve Fars komşuları ile ortak bir yola sokacaktır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar