ANA SAYFA RESİM (HTML)

reklam

site logo

BAYRAK ‏: BOP’UN ÇÖL TOZLARI TÜRKİYE SEMALARINDA



TÜRK BAHARI (1)

Dünyada gücünü yavaş yavaş kaybetmeye başlayan başını ABD’nin çektiği Batı, 2000 yılından beri Büyük Ortadoğu Projesi ile,

-Kendi menfaatlerini korumayı, enerji kaynaklarını ve enerji yollarını kontrol etmeyi,

-Yükselmeye başlayan Çin, Hindistan, Rusya Federasyon, İran vb ülkelerin, İkinci bir güç oluşturmalarını engellemeyi öngörmektedir.

Bu mücadele,

İki Kutuplu Dünya Düzeni mücadelesidir.

Bu çerçevede; Demokrasi, İnsan Hakları, Arap Baharı, Ilımlı İslam, Terör, Nükleer-Kimyasal eylem ve söylemleri ile Ortadoğu’da başlatılan ve devam eden, önümüzdeki günlerde de devam edecek olan dünya düzeni mücadelesinde örtülü savaşın yöntemleri ;

-İslam Ülkelerini, istenilen şekle sokmak; bunun için kendilerine itaat edecek liderleri yönetime getirmek, (K. Afrika ülkelerinin tamamı, Türkiye)

-Kontrol etmekte zorlandıkları ülkeleri bölmek ve daha küçük kontrol edilebilir devletçikler kurmak,( Irak, Suriye….)

-Müslümanlar arasında Ilımlı İslam, demokrasi, insan hakları söylem ve eylemleriyle başta mezhepçilik ve etnik milliyetçilik olmak üzere her türlü bölücü, ayrıştırıcı faaliyetlerde bulunmak ve bunu kalıcı hale getirmek, (Şii-Sunni, Laik-anti laik, etnisite)

-İstihbarat örgütleriyle; terör örgütlerini, kendine bağlıları (Medya, cemaat, işadamı, siyasetçi, muhalif) kullanarak hedef ülkeleri itaat ettirmek.

-Medya ve müzahir sivil toplum vb kuruluş ve kişilerle… başta ekonomi ve sosyal yaşam olmak üzere halkı kutuplaştırmak, moralini bozmak, devlete ve ülkenin temel değerlerine güvenini azaltmaktır.

ABD ve Batı, Büyük Ortadoğu Projesi ile bir taraftan İslam Coğrafyasının denge unsuru olmasını engellerken; diğer taraftan da İsrail’in güvenliğini arttırmakta ve de bir Kürt Devleti’ni kurmaya çalışmaktadır.

BOP Öngörüsüne göre;

Kurulacak bu devlet; Kuzey Irak-Kuzey Suriye-Türkiye’nin Güneydoğusu-İran Batısı olarak belirlenmiştir. Kuzey Irak, şu anda özerk ve her an bağımsızlığını ilan edebilir. Suriye kuzeyinde kısmen bir koridor oluşmuştur.

Kısaca; 

BOP, %25’in üzerinde hedefine ulaşmış bulunmaktadır. Bundan sonra her şey Türkiye, İran, Irak’ın bu konudaki tutumlarına ve Suriye’deki gelişmelere bağlıdır.

Türkiye’de  referandumdan önce;

- PKK Terörü devam ediyordu. PKK ile görüşmeler yapılmıştı,

-Açılım ve akil insanlar çalışmaları toplumda kabul görmemişti.

-Üstelik o günlerde eyalet sisteminin gündeme getirilmesi de çok büyük tartışmalara neden olmuştu,

Bu yüzden;

AKP, 7 Haziran seçimlerinde %40 oy alarak iktidarı kaybetme riski ile yüzleşmişti,

Bu olayların ardından strateji değiştiren AKP, milliyetçi oyları almak için hem eylemle ve hem de söylemle PKK nın üzerine gitmiş; kasım seçimlerinde %49 civarında oy alarak iktidarını koruyabilmişti.

Üstelik; Barzani’nin Diyarbakır ‘da konuşmaları ve son gelişinde peşmerge bayrağı ile karşılanması Toplumun büyük bir kesimi tarafından tepki çekmişti.

Başkanlık sistemi ve gizli eyalet maddesi içeren  Anayasa Değişikliği Şaibeli bir şekilde çok az bir farkla 16 Nisan Referandumunda geçmesi hem siyaseti, ve hem de Toplumu germiştir. Üstelik AKP içerisinde başlayan iç hesaplaşmayı da körüklemiştir.

Referandumdan önce AKP söz verdiği sorunları ne derece çözebileceği, halledemediği sorunlara yaklaşımının ne olacağı, giderek büyüyen iç ve dış politikadaki problemleri nasıl karşılayacağı, AKP içerisinde başlayan hizipleşmenin hangi boyutlara varacağı Evetin ne derece sonuca ulaşıp/ulaşmayacağı belirleyecektir.

Diğer taraftan, Toplumun kutuplaşması Türkiye’yi çok hassas konumlara taşımaktadır. Bu tansiyonun düşürülmesinde iktidar ve muhalefetin yaklaşımı ve hareket tarzları da Türkiye’nin geleceğini etkileyeceği gibi, Büyük Ortadoğu Projesinin Türkiye üzerinde ve Ortadoğu’daki faaliyetlerinde de değişikliğe neden olabilecektir.

Bu durum; bölge devletleri ile başta ABD, AB, Rusya, Çin olmak üzere dış politikalarını da yeniden gözden geçirmelerini etkileyecektir.

Mevlüt Bayrak

21.04.2017       


BOP’UN ÇÖL TOZLARI TÜRKİYE SEMALARINDA

BOP rüzgarının estiği ülkelerde nedense sular bir türlü durulmuyor,Tunus karıştı, Libya’da huzur yok, Mısır’da hemen hemen her gün olay var.

Suriye’ye baktığımızda,  her nedense planın iyi işlemediği görülüyor..2013 yılı Şubat ayı sonu yaklaştı Suriye direniyor,.  Türkiye’nin olağanüstü çabaları ve ABD, Batı ve İsrail’in örtülü desteğine rağmen iş uzadı. Bu saatten sonra Esat gitse de, oluşan ortamda istenilen ve hedeflenen Suriye’nin parçalanması ve parçaların barış içinde yaşaması pek mümkün gözükmüyor.

ABD ve Batı, Irak ve diğer Arap Baharının estiği ülkelerde gösterilen kararlılık ve müdahaleci tutumlarını her ne hikmetse Suriye’de gösteremedi.  Bu durumun direk ve dolaylı nedenleri olmasına karşın asıl önemli nedenler göz ardı edilmektedir.

ABD ve Batının Suriye’ de direkt müdahaleci olmaması, Türkiye ve İsrail’in desteklediği ÖSO’nun kısa zamanda Esad Rejimini devireceğine inandırılmaları ve inanmalarıdır.

Diğer taraftan, Rusya ve İran’ın İstikrarlı ve aktif bir şekilde Esad rejimine destek olmaları ve kararlı bir tutum sergilemeleridir.

Ayrıca, İslam Dünyasında artan ABD karşıtlığı,

Askeri harcamalar ve diğer örtülü ödeneklerin ABD bütçesini zorlaması,

Ve bu durumlarla paralel olarak kendi iç kamuoyundaki tepkiler ABD’nin Suriye’de frene basmasına neden olmuştur.

Bu nedenlerden ötürü Suriye’de BOP Projesi,  Arap Baharı beklenirken Arap Sonbaharına dönüşmüştür.  Geleceğinin de kış olacağı kuvvetle muhtemeldir.

Bu kapsamda; BOP Projesi kapsamında en büyük kayba uğrayan ülke Türkiye’dir. Sıfır sorun denirken güney komşularımızla ve İran ile bir taraftan sorun yaşarken; diğer taraftan ticari ve ekonomik konularda da tahmin edilemeyen oranlarda olumsuzluklar ve açmazlar yaşamıştır. Öyle ki;

-Suriyeli mülteciler ekonomik ve sosyal açıdan Türkiye’nin bütçesine  dahil oldu,

-Öte yandan Orta doğu ile karadan irtibat koptu; ticaret, turizm, ulaşım sekteye uğradı,. Haliyle ekonomi ve işadamları bu durumdan ziyadesi ile etkilendi.

Bu kapsamda; Türkiye’ye baktığımızda Balyoz, Ergenekon vb davaları BOP kapsamında yürütülen faaliyetler Suriye ile bağlantılı hayata geçirilecekti. 

 Yeni anayasa ile eyalet sistemine geçilmesi, K. Irak ve Suriye’nin kuzeyinin (PYD) gevşek bağlarla da olsa Türkiye’nin doğu ve güney doğusu ile entegrasyonu planlanmaktaydı.

Ancak; yukarıdaki olumsuzluklardan dolayı Suriye’de, Arap Baharının uğradığı diğer Arap Ülkelerinde ve Türkiye’de, ayrıca Dünya kamuoyunda işler yolunda gitmedi ve de gitmiyor. Yolunda gitmeyeceği de aşikar gözüküyor.

Bu nedenlerden dolayı İran konusu da  ya bir sonraki bahara kaldı, yada buzdolabına konacak!

Barzani’nin Moskava’yı ziyaret etmesi, ABD’nin Suriye’de politikasını by pas etmesi, İran'na uygulanan amborgoların başarısız olması ve delinmesi, Türkiye iç kamuoyundaki kaynamalar …. Yakında çok şeyler olacağının habercisidir.

Kısaca;  BOP’DA ESEN RÜZGARLARIN GETİRDİĞİ ÇÖL TOZLARI TÜRKİYE SEMALARINDA YOĞUN BİR YAĞMURLA KARŞILAŞMIŞTIR.

Mevlüt BAYRAK


22 Şubat 2013


SORUMLU VE YETKİLİ TBMM DURURKEN NEDEN SORUMSUZ VE YETKİSİZ AKİL İNSANLAR
Akil İnsanlar Toplumun %63,3 kesimini ikna edecek.

Bugün D.ERGİL ''Akil İnsanların görevi toplumda direnç varsa o direnci gidermek için çalışma yapmak'' şeklinde bir açıklama yaptı.

Toplumda Direnç varsa ne demek, Toplumda direncin olduğu kamuoyu araştırmalarından açıkça belli iken böyle bir açıklama garip doğrusu.

Önemli bir diğer konu sorumsuz ve yetkisiz olan Akil İnsanlar tamamen ikna ve tavsiye şeklinde davranış sergileyecek.

 Bitaraf oldukları tescilli olan bu insanların inandırıcılıkları da ayrı bir tartışma ve muammadır. Sorumsuz, yetkisiz Akil insanlar?

Çünkü; başarısızlıkları veya sürecin sonucunda oluşacak olumsuzluklardan kanun önünde sorumlu tutulamayacaklardır. Sadece kamuoyu nezdinde sorumlu olacaklardır. Başarısızlık olursa Hükümete değil de; bir yerde başarısızlık onlara mal edilebilecektir.

TBMM dururken Akil İnsanların Meclis dışından bitaraf insanlardan oluşturulması Muhalefet ve öbür tarafın yok sayılması manidardır.

Sorumlu ve yetkili TBMM dururken sorumsuz ve yetkisiz bir Akil insanların görevlendirilmesi Güven kaybı yaratarak mevcut direnci de arttıracaktır. Belki de istenen sonuç budur.

 Bir tarafta:
 -Ergenekon, Balyoz vb davaları,
 -Basına ve sosyal medyaya sansür,
 -İktidar ve Muhalefet arasındaki artan gerilim,
 -Atatürk e ve Atatürkçülere saldırılar,
 -Laik/anti laik tartışmaları,
 -Etnik ve mezhepsel ayrımcılık vb gerçekleri ortada iken kısaca toplumun barışı bozulmuşken, Muhalefeti ve Toplumun büyük çoğunluğunu kale almayarak;

 -Terör örgütüne ile barış adı altında açılım başlatmak,
 -Yeni Anayasa, -Eyalet sistemi,
 -Akil insanlar heyeti,
 -Dengeli olmayan bir dış politika vb gelişmeler Toplumdaki kutuplaşmaları ve var olan sorunları da artırarak tamir edilemeyecek derin tahribatlar yapabilir.

Mevlüt BAYRAK 
04 Nisan 2013

Yorum Gönder

0 Yorumlar